dengesini kaybetmemek
Fiil
eski bir hizmetkârı çalıştırmaya devam etmek
Fiil
dere tepe düz gitmek
Fiil
azar azar ödemede bulunmaya devam etmek
Fiil
köpeğinin yuları elinde olmak
Fiil
gözü saatte olmak, (canı sıkıldığından) paydos saatinin bir an gelmesini beklemek, işin bitimini gözlemek.
He's a terrible clock -watcher: Tembelin biridir.
to be guilty of clock-watching: dalga geçmekten/havyar kesmekten suçlu olmak.
sinirleri üstünde olmak
Fiil
üyeliğini muhafaza etmek
Fiil
soğukkanlılığını korumak, sinirlenmemek, sinirlerine hâkim olmak.
Keep your shirt on! Sinirlenme! Kendine hâkim ol!
sakin olmak, heyecana/telâşa kapılmamak.
Fiil
sükûnetini muhafaza etmek
Fiil
ana paraya dokunmadan faiziyle geçinmek
Fiil
gerçekçi düşünmek, düşüncelerinde makul/pratik olmak.
(birini) daima meşgul/uyanık tutmak,
k.d. göz açtırmamak.
(bir şeyi) ileride kullanmak üzere saklamak.
menfaatlerini yakından korumak
Fiil
sıkı kontrolü altında bulundurmak
Fiil
serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek
Fiil
fiyatların yükselmesini önlemek
Fiil
birine göz kulak olmak
Fiil
birinin dizginlerini elde tutmak
Fiil
birinin dizginlerini sıkı tutmak
Fiil
dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.
gözkulak olmak, mukayyet olmak, gözünden ayırmamak.
Please keep an eye on the baby for me.
göz kulak olmak, arasıra bakmak, mukayyet olmak.
keep an eye on the children while I am away.
Fiil
bir şey konusunda tarafsız olmak
Fiil
bir şey karşısında açık fikirli olmak
Fiil
bir şeyi kontrol etmek
Fiil
(Br) günlük satışları yakından izlemek
Fiil
dikkatle takip etmek.
The gavernment is keeping (a) close watch on the activities of that political party.
fiyatları istikrarlı tutmak
Fiil
yiyecekleri buzlukta saklamak
Fiil
fiyatları istikrarlı tutmak
Fiil
birini gergin durumda tutmak
Fiil
birini işkence sehpasına germek
Fiil
birini hep hareket halinde tutmak
Fiil
bir şeyden birine muntazaman haber vermek
Fiil
birşeyi sürekli giymek
Fiil
birşeyi üzerinde tutmak
Fiil
birşeyi üzerinden çıkarmamak
Fiil
takip etmek, sıkı kontrol etmek, gözden uzaklaştırmamak, peşini bırakmamak.
to keep tabs on the expenditure:
harcamaları sıkı kontrol etmek.
birini gözden kaçırmamak
Fiil
masrafları kontrol etmek
Fiil
konjonktür politikasına hâkim olmak
Fiil
orduyu sefere hazır tutmak
Fiil
duruma hâkim olmak, dizginleri elinde tutmak, serbest ve bozucu hareketlere meydan vermemek.
(Br) bir şey kontrolü altında olmak
Fiil
öfkelenme! kızma! sakin ol!
… hakkında bilgi/malûmat toplamak.
There's something in/on the file about him: dosyada onun hakkında bilgi vardır.